22 Mayıs 2008 Perşembe

GDOya hayır!!!!


Türkiye tarımı üzerine baskılar ve tarımı yok etme girişimleri hızla sürmektedir. Kamu, tarımdan çekilmekte, küçük çiftçi tarımdan koparılmakta ve tohumundan suyuna, toprağından tarımsal ürünlerine kadar herşey özel sektöre, uluslararası sermayeye, ulusal ve uluslararası tohum, tarım ve gıda tekellerine terk edilmekte, hatta pazarlanmaktadır.


Halbuki biliyoruz ki yaşam için gıda, gıda için tarım, tarım için ise gereksinim duyulan öğeler toprak, su ve tohumdur.


Toprak, su ve tohumdan bir tanesi eksik ise gıda olmaz, gıda yoksa yaşam bitmiş demektir.
Tohumun, toprağın ve suyun yaşam ve hak olduğuna inananlar olarak gıda egemenliğimizin yok edilmesi ve bize özürlü gıdalar dayatılmasına karşı çıkıyoruz.

Endüstriyel tarımın çevre, ekoloji ve canlı sağlığı üzerinde tehdit oluşturan, bol kimyasallı monokültür tarım ürünleri yerine, küçük ölçekli, doğayla dost ve polikültür, yani çoklu tarım sistemini uygulayan organik-ekolojik tarımı yurt sathına yaymak, tüketicileri bu ürünleri tüketme konusunda bilinçlendirmek en önemli görevlerimizdendir.

Görevlerimizden bir diğeri de tarım kimyasalları ve GDO’lu tohumların üretici ve pazarlayıcısı olan uluslararası biyoteknoloji şirketlerine karşı tarım ve gıdamızı, biyolojik çeşitlilik ve yerel yemek kültürümüzü korumaktır.

Düzenlediğimiz kampanyada, kamuoyunun dikkatini çekmek ve hükümeti uyarmak istediğimiz ana konu;

GDO’lu ürünleri bu ülke topraklarında ve gıda olarak sofralarımızda istemediğimizi bir kez daha vurgulamak, GDO’lu ürünlerin ülkemize serbest giriş ve serbest dolaşımlarının, çıkarılacak Ulusal Biyogüvenlik Yasası ile kontrol edilmesini sağlamaktır.

GDO’lu ürünlerin ekilip dikilmesini yada gıda olarak tüketilmesini istemeyen halkın iradesine saygı gösterilmeli ve bir an evvel bu konuda çalışmalar başlatılmalıdır.

Gıda, tohum haktır,


Biyogüvenlik Hemen Şimdi…

GDO’ya Hayır Platformu Bursa bileşenleri

16 Mayıs 2008 Cuma

Yoğurt Mayalama


Merhabalar,bu yazımda size son merakım olan yoğurt mayalamanın püf noktalarından bahsetmek istiyorum.
Bildiğiniz gibi Yoğurt yüzyıllardır kullanılan ve tam bir sağlık deposudur.

Peki bunu katkısız olarak evimizde nasıl yapabiliriz? Piyasada satılan yoğurtların çoğunun hijyenik ortamlarda üretildiğine eminim ama yinede evimde kendi yaptığım yoğurda benzemez diye düşünüyorum.Ayrıca çok daha ucuza maloluyor ve yapımını beklemek çok eğlenceli :)

Annelerin çoğu yoğurtlarını evde mayalardı ama o zamanlar sokak sütçüleri vardı tabi...O sütçüler de sonradan mimlendiler bilirsiniz,artık kimse sokaktan süt almaz oldu ve böylece evde yoğurt mayalama oldukça azaldı.

Ben bu geleneği sürdürmek istiyorum !


Sanırım o çiyin içinde Lactobacillus vardı :) Bildiğimiz gibi sütü yoğurt yapan bir bakteridir.Bu bakteri laktik asit fermentasyonu ile sütü yoğurt haline getirir.Bu sayede de yoğurdun içinde hem sütten hem bakteriden hem de oluşan ürünlerden kaynaklanan inanılmaz çeşitli ve faydalı maddeler bulunur.

Nasıl yapılır?

Burada yoğurt yapımı ile ilgili bizzat kendi deneyimlerimi paylaşmak istiyorum.Öncelikle bazı elzem şartları sağlamamız gerekiyor.Ben yoğurt mayalarken pastörize sütü kullanıyorum.Bu sütü ısıtıyorum,parmağımın içinde 7 sn dayanabilecek kadar durduğu bir sıcaklıkta içine mayayı katıyorum.Mayayı bir kasede biraz sıcak sütle karıştırıyorum,krema haline gelince yavaş yavaş tencerenin bir kenarından akıtıyorum.Karışımı şöyle bir karıştırdıktan sonra tencerenin kapağını kapatıp,sıcaklığı koruyacak bir bezle sarıyorum ve 5-6 saat bekletiyorum.Bu heyecanlı bekleyiş yoğurdu açtığımda güzelse,mutlu bitiyor.Sıcaklık doğruysa yoğurdum kıvamlı oluyor.

Ama anneannemin taş gibi yoğurtları varmış,çömleği çevirsen düşmezmiş,nedense benimkiler hiç de taş gibi değil :)

Bunun sebebi sütün yağıymış.Hernekadar,aldığımız Uhtli sütte tam yağlı densede,bu 'taş gibi' yoğurt yapmak için yeterli olmuyor.
Yine de bu şekilde de çok lezzetli ve faydalı yoğurtlar yapıp afiyetle yiyebilirsiniz,afiyet olsun :)

Yoğurdun faydaları için detaylı bilgi :

ebegümeci

Merhabalar, oturduğum yerde büyük tarlalar ve ağaçlık yollar
var,bende arasıra bu yollarda yürüyüşe çıkıyorum.Geçen gün
yine bir yürüyüş esnasında yolda tazecik duran
ebegümecilerden toplamaya karar verdim.Annem eskiden sık
sık ebegümeci yemeği yapardı ama ben tabi üniversite hayatım
boyunca hiç yapmamıştım.Aslında son günlerde birçok doktor
bu tipteki otların inanılmaz faydalarından söz ediyor.Ben de bu
otların faydalı olduğuna yüzde yüz eminim,çünkü onlar bize
doğanın armağanları...
Önce bilmeyenler için bu otu nasıl tanıyacaklarını anlatayım:
Ebegümeci (Malva grandfolia) resimde görülen bu otun
eflatun çiçekleri ve bu çiçeklerin üzerinde de koyu mor
damarları vardır,yapraklar bir sapın üzerinde sağlı sollu
sıralanır ve üzerleri tüylüdür.Biz bu yaprakların taze
olanlarından topluyoruz.
Yemeği: 1 kg kadar ebegümeci
1 iri soğan
1 çorba kaşığı salça
1 büyük avuç pirinç
5-6 diş sarmısak
Zeytinyağı,limon,tuz ve göz kararı su
Ebegümecileri yıkayıp elma sirkeli su da 5-6 dakika
bekletiyoruz.Bu sırada tencerede zeytinyağı ile soğanı
kavuruyoruz,üzerine salçayı ve sarmısakları ekleyip bir miktar
daha döndürüyoruz.Üzerine ebegümecileri, suyunu çok fazla
sıkmadan avuç avuç atıyoruz.İsterseniz bunları bıçakla
kesebilirsiniz de...Daha sonra tencerenin kapağını
kapatıp,otların biraz yumuşamasını bekliyoruz.Bu sırada bir
tarafta pirinci yıkayıp suda bekletiyoruz.Bitkiler iyice
yumuşayınca biraz karıştırıp,pirinçleri,suyu,tuzunu ve
limonunu ekliyoruz.Ispanak gibi pişmeye bırakıyoruz...
Yemeğimiz pişti,ben bu yemeği ilk gün yoğurtla yedikten sonra
kalanını ıspanaklı yumurta gibi yaptım.Bir tavada kalan
yemeğin üzerine yumurta kırdım,pişirdim ve bence bu şekilde
normal yemeğinden çok çok daha lezzetli oldu,tavsiye ederim :)
Detaylı bilgi için